ANNELERE
BİR GÖZLÜK LAZIM!
Sevgili
anneler, özellikle okul öncesi dönemde ve ilkokul çağındaki çocuklarınızla
ilgili yaşadığınız sorunlara, çoğu zaman anlam veremiyorsunuz değil mi? Çocuğunuza,
verdiğiniz sevgiye, gösterdiğiniz özene rağmen karşılaştığınız sorunlardan
bunalıyor, evdeki hesabın çarşıya uymadığını görüyorsunuz.
Oysa bilinçli
hareket ediyor, önlem alıyor ve hiç hesapta olmayan sorunlarla karşılaşıyorum
diyorsanız, hem bir çocuk gelişimci hem de bir anne olarak, size aşağıdaki yazıyı
okumanızı tavsiye ediyorum.
Çocuğumuzu
yetiştirirken neleri amaç olarak alıyoruz? O kadar çok amacımız var ki, bu
amaçları sınırlandırmadığımızda, kendimize bir yol haritası belirlemediğimizde,
karmaşa yaşıyoruz.
Anne olarak
uzmanları dinliyor, her an yeni bilgilerle karşılaşıyor, her edindiğimiz
bilgiyle yeni amaçlar ediniyor, çocuğumuzla ilgili tüm amaçları
gerçekleştirmeye çalışıyoruz. ve yetişemiyoruz. Yetersizlik hissine kapılıp, çocuğumuzu
yeterince iyi yetiştiremiyor olmaktan endişe ediyoruz.
Kafamızın
içinde çocuk yetiştirmeyle ilgili türlü endişeler taşıyoruz. En basit bir
durumda bile alacağımız basit bir karar bizi rahatlatacak, çocuğumuza yol
gösterecek olduğu halde, acaba… diyoruz, acaba doğru bir karar mı? çocuğuma
böyle yapmam doğru mu? Böyle değil de öyle mi yapmalıyım acaba? Böyle yaparsam
çocuğumu kısıtlamış olmaz mıyım? Öyle yapınca da çocuğumun doyumsuz olmasına
zemin mi hazırlarım? derken bir öyle, bir böyle endişeler içinde akıntıya
kapılıp gidiyoruz.
Bu gidişatın
sorumlusu birey olarak biz değiliz. Ya da sebep, anneliğimiz, yufka
yürekliliğimiz de değil! Bizler gidişatın sonuçlarıyız. Çocuklarımız da bu
gidişatın çıktıları.
Sadece ülkemiz
değil, tüm dünya bu çalkantının içinde. Anneler ve çocuklar üzerine, aileler ve
çocuk yetiştirmek üzerine derya deniz bir yapaylığın içinde dolanıp duruyoruz.
Doğruyu arayıp
bulmaya çalışıyoruz. Niyetimiz sadece çocuğumuzu doğru yetiştirmek! Bu denli
temiz, bu denli özenli yaklaştığımız halde, globalleşen dünya düzeninde, bu
denli bilgi kirliliğinde, uzman görüşüydü, çağa ayak uydurmaktı, çocuğumuzu
geleceğe hazırlamaktı derken, sağırlaşıyor, körleşiyoruz. Hislerimizi duyamaz,
gerçeği göremez hale geliyor, bilinçli hareket etmek adına bilinçten gittikçe
uzaklaşıyoruz.
Oysa
yapacağımız çok basit. Çocuğumuzu kendi kendine yetebilen, mutlu bir çocuk
olarak yetiştirmek! Bunu yaparken çevreden olabildiğince az etkilenmek ve
kendimizi, çocuğumuzu belli sınırlar içerisinde tutmak!
Tüm yapmamız
gereken bu. Zihnimizi, yaşantımızı yalınlaştırmak. Gereksiz her tür bilgi ve alışkanlıktan kurtularak,
akıntıya kürek çekerek, sınırlayarak, kendi dünyamızı yaratmalı ve
çocuklarımızı bu basit dünyada yetiştirmeliyiz. Üstelik bunu yapmak, akıntının
içinde kaybolmaktan çok daha kolay ve çok daha doyurucu. Mutluluğu bize
getirecek olan da bu basit eylemde gizli!
Çocuğumuzun
mutluluğu, kendi mutluluğumuz; kendi aile düzenimizi oluşturup, bu sınırlar
içinde kalmamıza bağlı diye düşünüyorum. Yoksa çevremizdeki her mekan, her
ürün, her aktivite bizi davet ederken, her uzman bizlere öğretilerde
bulunurken, kendi ailemize kendimiz sahip çıkamazsak, her daveti bir görev
addedip, yetişmeye çalışırsak, yaşama
zevkinden mahrum olup, çocuk yetiştirmenin vereceği gururdan yoksun kalabiliriz!
Çevrenize bir
de bu açıdan baktığınızda, bu akıntının içinde doğruyu bulamadığı için nice
yitip gitmiş, emektar ve fedakar annelerle, onların emeklerini boşa çıkaran,
darmadağın genç bireyleri görebilirsiniz. Ne bizden çok uzaktalar, ne de
sayıları görünmeyecek kadar az! Yeter ki bakmasını bilin ve uyanın…
Hülya GÜREL
Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi